Çocuklarda Konuşma Gecikmesi

Çocuklarda Konuşma Gecikmesi

İnsanlar arasında iletişimin en önemli yolu konuşmaktır. Bebekler konuşma becerisini doğar doğmaz kazanamadıkları gibi belli bir beyin olgunlaşması, duyuların netleşmesi, deneyimin, farkındalığın artması, ihtiyaçların çeşitlenmesi ile birlikte kendini ifade edebilme gerekleri nedeniyle bir süreç içinde geliştirirler. Konuşma ve olgunlaşmanın istenen zaman sürecinde oluşabilmesi için beyin ve sinir sistemi, işitme, gırtlak ve ağız yapılarının yanında zeka düzeylerinin de normal olması gerekir. Hayatlarının başında bebekler kendilerini ilk önce ağlama yoluyla ifade eder. Belli bir süre sonra annesi ağlama şeklinden bebeğin ne sebeple ağladığını anlar hale gelir. Bebeğin ağlaması, artık belirgin bir iletişim aracı halini almıştır. Sonrasında basit sesler üretmek, “A-E-I-O-U” gibi ünlü sesleri çıkararak konuşmanın ilk adımları atılmış olur. Ba-, da- gibi ünlü ünsüz sesleri üreterek babıldama (4-7 aylar arasında), birleştirerek de ba-ba, de-de gibi taklit sesleri 7-9 aylarında üretebilirler. İlk anlamlı sözcükler 12 ay civarında ortaya çıkar (8-18 ay arası). 18 ayda yaklaşık 20 kelime dağarcığına erişirler ve kelimeleri tekrar ederler. Bundan sonrasında;

  • İki yaş civarında en az iki kelimeli, ekler ve bağlaçlar içermeyen tarzda cümle kurmaya başlar (baba gel, mama ver vb).
  • 2-3 yaş arası gramer hatalı da olsa “nerede”, “kim” ile başlayan sorular ve olumsuz cümleler kurmaya başlar.
  • 3-4 yaş arası öykü anlatıp soru sorabilirler.
  • 4-5 yaşlarında 6-8 sözcüklü düzgün cümlelerle konuşabilirler.

Konuşma problemini tek başına değil daha çok iletişim sorunları içinde ele almak gerekir. İletişim sorunları içinde; anlatım bozukluğu (sözel anlatım bozukluğu, dil algılama bozukluğu), konuşma bozukluğu, fonasyon (ses çıkarma kabiliyeti bozuklukları), kekemelik problemleri yer alabilir.

Bir çocuğun 18. ayda hiç kelimesi yoksa, 2 yaşında iki kelimeli bir cümle kuramıyorsa, üç yaşında normal bir cümle kuramıyor veya hiç konuşmuyorsa, anlaşılmaz konuşuyorsa mutlaka dil problemi ve çocuklarda konuşma gecikmesi açısından incelenmesi gerekir.

Çocuklarda Konuşma Gecikmesi Sebepleri;

  • Beyin anomalilikleri,
  • Nörolojik gelişim sorunları
  • Genetik nedenler
  • Çevresel faktörler
  • Dil faktörleri
  • İşitsel süreçler yer alabilir.

İşitme sorunlarından, yapısal anormalliklerden (dudak-damak yarığı) ve nörolojik durumlardan kaynaklanan fonolojik bozukluklara artikulasyon bozukluğu ya da konuşma sesleri üretim bozukluğu diyoruz. Bu bozukluklar nadiren dil bağı ya da diş anormalliklerinden kaynaklanmaktadır.

Yaşına uygun zamanda beklenen konuşma ve dil iletişim seviyesine ulaşamayan çocukların durumuna konuşma gecikmesi veya konuşma gelişim kusuru adını veriyoruz.

Zeka Geriliği Konuşma Gecikmesine Sebep Olabiliyor

Zeka geriliği konuşma gecikmesi olan çocukların yarısında karşımıza çıkan bir nedendir. Ayrıca çocukların psikiatrik bozuklukları, yaygın gelişimsel bozukluklar, çocukluk çağı otizm bozuklukları da konuşma gecikmesi olarak bulgu verebilir. Ancak bu hastalardaki konuşma sorununda daha çok iletişime yönelik olmayan sesler çıkarma, konuşmama ve öncelikle iletişim kuramama (göz teması yokluğu, ardışık ve tekrarlayıcı hareketler, önemsiz objelere takıntı boyutunda ilgi gösterme, ortak dikkat yokluğu vb) şeklindedir.

Nörolojik ve epileptik bozukluklara bağlı konuşma problemleri altta yatan sebebe de bağlı olarak nadir görülürler.

Çocukların istismar edildiği ve psikolojik travmaya uğradığı savaş, terör, ebeveyn kaybı- eksikliği, şiddet görme gibi durumlarda vücudunda bir problem olmasa da konuşma gecikmesi ve bozukluğu görülmektedir.

Bir evde birden fazla lisan konuşulan ailelerde konuşma gecikmesi sık rastlanan bir durumdur. Seçilen ana dilin öncelikle konuşulması, basit konuşulması ve sabırlı davranılması ile rahatlıkla sorun çözülebilir.

Teknoloji ve Beyin Gelişimi

Günümüzde artan teknolojinin beraberinde getirdiği sorunların başında da iletişim olanaklarının dijital ortama kaymasıyla alakalıdır.

Çocukların beyni ilk iki yaşta en hızlı olmak üzere keşfetmeye ve öğrenmeye odaklı yoğun bir yapılanma içindedir. Kendinin farkında olma, vücut parçalarının keşfi, etrafını tanıma, yabancı olanı ayırt etme, kendini ifade etmeye başlama, kaslarını kontrol etme-yönetme, hareketlenmeye başlama ve dünyayı keşfetme aşamalı olarak gelişir. Bütün bunlar algılarının artması, elde ettiklerini analiz edebilmesi ve tepki gösterebilmesiyle mümkün olur. Özellikle bu dönemde doğal olmayan aşırı uyaranlar sağlıklı duyusal gelişimi etkiler. Her yeni doğan bebek insanlığın bugüne kadar olan birikimi ile karşılaşır. Televizyon, tablet, telefon vs. ekranları ve programlarının hızlı akışı bu dönemdeki bir çocuğun algı ve analiz edebilme kapasitesinin çok üzerindedir. Gördüğünü algılayabilmek ve anlama sırasında çok yoğun bir çaba sarf eder ve geri kalan dünyaya algılarını ve duyularını kapatır. Aşırı odaklanma yaşar. Çocuğun böyle programlar karşısında sabitlendiğini gören ebeveynler (sağlıksız bir tercih ile) çocuğu sakinleştirmek ve yemek yedirmek için bu programları (örn reklamlar) kullanırlar. Oysa çok fazla odaklanmaya çalışmak beyni yorar ve beyin sağlıklı gelişimini kısıtlar. Sonuçta devam eden bu durum çocukların ciddi iletişim ve dil problemlerine, sosyalleşme, öğrenme ve analiz yeteneklerinde sorunlara yol açabilir. Bu nedenlerle çocukların İlk iki yaştan önce mobil cihazlarla ilişki kurması tavsiye edilmez.

Beyin Gelişimi ve TV

TV karşısında fazla zaman geçiren çocuk uygun olmayan aşırı uyaran almakla birlikte ebeveynlerinden ve çevresinde ki sağlıklı sosyal ortamlardan alması gereken birebir iletişimin sağladığı sağlıklı uyaranlardan da mahrum kalır.

Gelişmekte ve dünyayı tanımakta olan çocuk beyni soysal ve psikolojik anlamda da korunmalıdır. Ailesinde şiddet olan, sözlü veya fiziksel şiddete maruz kalan ve sevgiden yoksun büyüyen çocuklarda beyin gelişiminin geri kaldığı bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Öte yandan çocuk yetiştirmede mutlu ve bilinçli bir annenin çocuğa verebileceği katkılar çok fazla olur. Günümüzün değişen şartları nedeniyle iş-güç, sosyal medya ve trafik çok fazla vakit harcamaya ve çocuklara ayrılması gereken zamanın azalmasına yol açmaktadır.  (TRAFİK SORUNUNU ÇÖZÜN, ÇOCUKLAR BABASINI ÖZLÜYOR) . Her şeye rağmen ülkemizde geleneksel alışkanlıklar nedeniyle annelerin çocuklarıyla olabildiğince vakit geçirdiğini genelde toplumsal bir sorun olmadığını görüyoruz. Asıl bu konuda babalara çok iş düşmektedir. Çocuk yetiştirmede bütün yükü anneye bırakmamalı babalar da sorumluluk almalıdır. Çocukların beyin gelişiminde annenin rolü çocuklar tarafından kanıksanmıştır. Fakat babaların çocuklarla zaman geçirmesi, oyun oynaması, rol model olması ve eğitimine katkıda bulunması çocukların beyin gelişimde önemli fark yaratır. Aile içi ve dışı iletişimin iyi olması çok önemlidir. Mutlu ebeveynler mutlu çocuklar yetiştirir.

Çocuklarda konuşma gecikmesi için her hangi bir sağlık sorunu tespit edilmemişse öncelikle TV, tablet, bilgisayar, telefon gibi elektronik cihazlardan uzak durulması, ebeveynlerinin çocukla birlikte onun oyununa katılarak oyun oynaması, fırsat buldukça bir birey olarak çocukla sohbet edilmesi, öğretilmek istenen kelimelerin ve davranışların oyunla, yumuşak bir şekilde sık tekrarlayarak, sabırla ve bir süreç dahilinde üstünde durulması gerektiği tarafımızdan önerilmektedir. Çocukların kreş gibi başka çocuklarla iletişim kurabileceği, paylaşımlarda bulunabileceği ortamları da dil ve sosyal gelişim açısından faydalı bulmaktayız. Bundan sonraki aşamada çocukların bazıları için profesyonel yardım, psikiyatri inceleme, dil terapisi ve özel eğitim gerekebilmektedir.

Doç. Dr. Adnan AYVAZ

Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı

1 cevap
  1. Baki
    Baki says:

    Yaş 14, 6 yıldır eğitim alıyor , zeka çok güzel beyin ve kulak tomografi ler temiz, önerileriniz nelerdir lütfen saygılar İstanbul

    Yanıtla

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir